ANKUT
Dünyada tanındığı ad: Ankut Trumpeter
Verilen yerel adlar: Gut, Gud
Türkiye'de yetiştirildikleri yöre: Diyarbakır
Özelliği: Ses
Ülkemizde gut, gud, kut gibi adlarla da anılmaktadırlar. Dünyada “Ankut Trumpeter” ya da “Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler yurdumuzda genel olarak ankut adı ile bilinirler. Köken olarak Orta Asya Türkmenistan kaynaklı olan bu güvercinler, bizim yerli ırklarımızdan olmakla birlikte, Türklerin göçleri ile birlikte dünyaya yayılmışlardır. Bu göçler tek bir tarihte ve tek bir yöne olmayıp farklı zaman dilimlerinde farklı bölgelere yönelmiştir.
Bu bakımdan ankut ırkı güvercinler de Ortadoğu’dan, Rusya’ya ve Anadolu’nun içlerinden Avrupa’ya kadar dağılmışlardır. Türk toplumunda ankut güvercinlerinin özel bir yeri ve önemi vardır. Bunun en önemli nedeni İslam dininin kurucusu Hz Muhammet’in halifelerinden Hz Ali’nin bu güvercinlerden beslemiş olmasıdır.
Evliya Çelebi, Hz. Ali’nin de “kırmızı çatal ibikli çakşırlı güvercin” beslediğini ve bu bakımdan bunları beslemenin sünnet olduğu yazmaktadır. Burada bahsedilen güvercinler bizim bugün “ankut” adı ile adlandırdığımız kuşlardır. Çatal ibikten kastedilen şey çift tepedir. ( takka, perçem ) Çakşır ise paça (tozluk) anlamındadır. Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde, Peygamberimizin torunu ve Hz Ali’nin oğlu olan ve 680 yılında Kerbela’da öldürülen İmam Hüseyin’in atmaca ve doğan avladığı, ayrıca çakşırlı (paçalı) kut güvercin beslediği yazılıdır. Evliya çelebi bu bakımdan 1638 yılında, İstanbul’da kuşu kuş ile avlayan avcıların, pirimiz İmam Hüseyin’dir dediklerini belirtiyor. Gene Evliya Çelebinin belirttiğine göre ankutların, sadekut, taçlıkut, çakşırlıkut ( paçalı ) gibi çeşitleri bulunmaktadır. Urfa’da günümüzde ankutların uğurlu olduğuna inanılıyor. Bu inanış kaynağını çok eskilerden almaktadır. Hz Eyüp’ün mağarasında beslediği bilinen bu güvercinlerin, halk arasında çocuğu olmayan kadınlara uğur getirdiği ve hatta gece uykusunda korkan kadınların dertlerine deva olduğu söyleniyor. Hz Eyüp, cüzzam hastalığına yakalandığı için bir mağaraya çekilmiş ve yaşamını burada devam ettirmiştir. Kendisine burada eşi bakmıştır.
Hz Eyüp’ün bu mağarada Ankut ırkı güvercinler yetiştirdiği bilinmektedir.
Günümüzde bu mağara, Şanlıurfa ilimizin 2 Km kadar güneyinde, Eyyubi mahallesinde bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Halk arasında bir şifa yeri olarak kabul görmekte ve ziyaret edilmektedir. Ankut ırkımızın toplumumuzda böylesine derin ve köklü bir yeri olmasına ve bu kuşları beslemenin dinen sünnet sayılmasına karşın, son dönemde bu ırkı yetiştirenlerin sayıca azalması sonucu bu ırkımız artık ciddi şekilde yok olmuştur. Bu gün daha çok Doğu ve Güneydoğu illerimizde ve özellikle de Diyarbakır’da bulunurlar. Nevşehir’de de yetiştirildiklerini Konya’lı kuşçu arkadaşlardan öğrendim. Nesli tehlikede olan ırklarımızdan biridir. Acilen korunması gerekmektedir. Bugün kuş pazarlarında ara sıra gördüğüm ankutlar, form olarak bozuk bir yapıdadır. Büyük olasılıkla bunlar kırma kuşlardır. Bu tür kırmalarda en dikkat çekici fiziksel özellikler, paçaların olması gereken uzunlukta ve şekilde olmamaları, ön tepe ve takkanın düzgün bir yapıda olmaması, kuşun genel renginin parlak ve canlı olmaması, renklerinin solukluğu ve karışık renkli olabilmeleridir. Ülkemizin dışında Rusya’da da yetiştirilmektedirler. Bugün bizim değerini bilemediğimiz ankutlara Ruslar, sahip çıkmaktadırlar. Ancak çeşitli Rus kaynaklarında, Russian Trumpeter ( Russian Barabanshik ) ve Bokhara Trumpeter ( Bokharski Barabanshik ) adları ile bilinen Rus trumpeter ırklarının kökeninin ankut ırkı olduğu belirtilmektedir.
Dünyada “Ankut Trumpeter” ya da “Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler uçuş kuşu değildirler. Takla atma ve oyun gibi özellikleri yoktur. Uçurulduklarında fazla uçmadan konarlar. Bu nedenle yuva içinde ve bahçelerde form güzellikleri için beslenirler. Bir tür süs kuşu olan bu güvercinlerin en önemli özellikleri, “dem çekme” adı verilen ötüş şekilleridir. Yetiştiriciler arasında, dem çekme özellikleri ve sürelerine göre değer biçilirler. Dem çekişleri dikkat çekicidir. İyi dem çeken bir ankut güvercininin en az 40 – 45 dakika kadar dem çekmesi aranan bir özelliktir. Ankut ırkı tek renk olarak karşımıza gelmektedir. Kızıla çalan kahverengi tonda bir renkleri vardır. Bu renk tonu açık ya da biraz daha koyu olabilmektedir. Ancak renk canlı olmalıdır. Bir de “Ala gut” adı verilen bir rengi daha bulunmaktadır. Bu renkte kanatlar beyaz diğer taraflar kızıl - kahverengidir. “Kamış paça” tabir edilen tarzda uzun ve geriye doğru kıvrık şekilde paçalı olurlar. Paçasız olanı yoktur. Çift tepelidirler. Kafanın önünde düzgün bir perçem, arkada ise düzgün bir takka bulunmalıdır. Tepesiz olanlarına nadiren rastlanmaktadır. Bunlar kırma kuşlar olup değersizdirler. Gagaları normalden biraz uzun olur. Vücutları normal güvercinlere göre biraz daha büyüktür. Ülkemizde dem çekme özelliği olan diğer güvercin ırkları arasında, demkeş ve kumru gibi ırklarımız da vardır. Kahverengi demkeşle, ankut birbirine benzerler. Demkeş biraz daha iri vücutludur. Ancak her iki ırkın ötüş şekilleri ( kuğurmaları ) birbirinden farklıdır.
Konya yöresinde ankut ve demkeş güvercinlerinin, ahırlardaki örümcekleri yedikleri düşünülmektedir. Bu bakımdan bu güvercinlere bu bölgemizde “ahır kuşu” adı verilmektedir. Ankut ırkımız bugün süratle yok olmaktadır. Korunması için acilen önlemler almak gerekmektedir. Bu konuda tek tek yetiştiricilere de görevler düştüğü gibi, daha çok yerel yönetimler ve belediyelerin bu konuda duyarlı davranması gerektiği inancındayım. Bu gün birçok belediye kendi yerel dokusunu korumaya, otantik değerlerini yeniden canlandırmaya çalışmaktadır. Kaybolmaya başlayan güvercin ırklarımız için de aynı duyarlılığın gösterilmesi gerekmektedir.
BAYBURT
Dünyada tanındığı ad: Turkish Whisperer
Verilen yerel adlar: Çift kukul
Türkiye'de yetiştirildikleri yöre: Bayburt, İstanbul, Trabzon, Gümüşhane ve çevreleri
Özelliği: Ses
Bayburt merkez ve köylerinde, komşu vilayet Gümüşhane'de ve İstanbul'da ikamet eden Bayburtlu kuşçular tarafından sesi için bakılan bir güvercin çeşididir.Öncelikle çift kukul denilmesinin nedeninden başlayarak Bayburt kuşunun karakteristik özelliklerinden kısaca bahsedelim.Bayburt kuşu başının arka tarafında kulaktan kulağa (Takka) yani kukulu olması, başının ön tarafında burnunun üzerinde perçem olması nedeniyle çift kukul olarak adlandırılmaktadır.Ön perçemi olmayıp arka kukulu olan kuşlar Tek kukul olarak adlandırılmaktadır. Son zamanlarda arka kukulu olmayıp ön perçemi olan kuşlarda nadiren de olsa çıkmaktadır. Bayburt kuşu tamamen yerli bir ırktır. Gaga yapıları normal boyda olup erkek kuşların gagaları dişi kuşlara nazaran biraz daha kalın ve geniştir. Siyah (Kahverengine yakın) ve beyaz olmak üzere iki renk gaga çeşidi vardır. Gözleri ise açık ve koyu renkte olup, siyah beyaz karışımı veya portakal rengine yakındır. Ayaklar kırmızı renkte ve paçasızdır. Ancak parmakları kapatmayacak şekilde çok hafif paçası (Yani tüyü) olanlarda vardır. Bu kuşlar yetiştirme tarzına göre genellikle ürkek yaradılışta ve kanatlarını kuyruk üzerinde taşırlar. Bayburt kuşunda aranılan özellik sesinin güzel olmasıdır.
Renk veya diğer karakteristik özelliklerinin pek ehemmiyeti yoktur.
ÖTÜŞ ŞEKLİ
Erkek kuşlar için geçerli olmak üzere öncelikle vak, vak larını alarak hava kesesini yani Kuşçu tabiriyle (Kurçasını) şişirip kendine özgü bir ses çıkarır. Burada sesin kalın, orta veya tiz olması aranmaz yalnızca sesin güzelliğine bakılır.
Bayburt Güvercini Renkleri
1.Beyaz
2.Kara (Siyah olan kuş rengi diğer bir ifadeyle arap)
3.Mor (Koyu ve açık kahverengi olan kuş rengi)
4.Al (Morun biraz daha kırmızısı olan kuş rengi)
5.Boz (Koyu gri veya açık gri ) bu renk kuşlara diğer bir ifade ile elifli de diyebiliriz
6.Kula (Al rengin sarıya yakın rengi)
Nadiren de olsa Beyaz, mor ve siyah karışımı üç renkli kuşlara da rastlanılmaktadır.
Şimdi bu altı rengin karışımından diğer kuş renklerini sıralayabiliriz:
A- Beyaz ve siyah karışımından Kara Çakal veya Kargalı, göğsünde beyazı olana Kara Yıldız, sırtında siyahı olana Sırtıkara diyebiliriz.
B- Beyaz ve mor karışımından Kemer, göğsünde beyazı olana Mor Çakal, sırtında moru olana Pullu (Diğer bir ifadeyle abalı) diyebiliriz.
C- Beyaz ve al karışımdan yine Kemer, göğsünde beyazı olana Al Çakal, sırtında alı olana da Pullu ( Diğer bir ifadeyle abalı) diyebiliriz.
D- Beyaz ve boz karışımından yine Kemer, göğsünde beyazı olana Boz Çakal, sırtında boz olana da yine Pullu diyebiliriz.
(Bunun haricinde rengi siyah olup kanatlarının ucu beyaz olana Sekül Arap denilir.
Aynı şekilde morlara da Sekül Mor denilir.
Mor ve kula rengi karışımı kuş rengine de Pinti denilmektedir.
Morun ve arabın göğüs kısmında tavuk yumurtası büyüklüğünde beyaz olması ve karın altına beyaz şerit olması halinde Torlu veya Torlak denilmektedir.
BAYBURT KUŞUNDAKİ ARANILAN VASIFLAR
1. Güzel ötecek
2. Ağızlı ötecek.
3. Sakin ötecek
4. Hep aynı ölçüde ötecek.
Daha teferruatlı anlatacak olursak;
A. Öncelikle sesi güzel olacak kalın, orta ve tiz olabilir.
B. Vak vak larını alıp ağızlı ötecek "Ağızlarını dolandırarak öterse yani üç sefer vak alırsa çok daha ala olur" çünkü bu zor bir haslettir her kuş bu meziyeti gösteremez.
C. Acele etmeyip tane, tane sakin ötecek,
D. Ses uzunluğu kısa olmayıp normal ve hep aynı ölçüde ötecek.
Bu dört özelliği en ideal ve en güzel şekilde kendisinde cem eden kuş BAŞKUŞ hükmündedir.
KUŞ SESLERİ
1. Derin (tiz) sesli öten kuş çeşidi: Eğer sesi fazla duyulmazsa derin öterse pek fazla itibar edilmez. Derinin tokunu öterse herkes tarafından rağbet edilir.
2. Orta sesli öten kuş çeşidi: Genelde bu seste öten kuşlar herkes tarafından sevilir. Tok ve geniş seste öterse daha bir başka sevilir.
3. Dolgun sesli öten kuş çeşidi: Eğer bu sesteki bir kuş (hor öterse) yani sesi güzel olmazsa çok fazla itibar edilmez. Ancak Davudi (Kuşçu tabiriyle Topraklık tosun)sesinde olursa herkesin gönlünü cezb ederek adeta kuş ehlini mest eder. Genelde de BAŞKUŞ dediğimiz kuşlar bu tür seste öterler. Bu seste bir kuş yetiştiği zaman, yaşamı boyunca BAŞKUŞ hükmündedir. Bu çeşit kuşlar on, on beş senede bir yetişir. Gönül ve hafızalara nakş olarak ehilleri tarafından sohbet ortamlarında yeri geldiğinde arzu ve özlemle yâd edilir.
KUŞ SINIFLARI (Kategorileri)
1. Normal (Saklanır) dediğimiz kuşlar: Bu çeşit kuşlar aşağı yukarı her kuşçunun damında sesi güzel olan bir kuş çeşididir.
2. İyi dediğimiz kuşlar: Bu çeşit kuşlar her damda olmayıp vasfı itibariyle sesi güzel olan kuşlara nazaran ağızlı ötüp herkes tarafından hüsnü kabul gören bir kuş çeşididir.
3. Meşhur dediğimiz kuşlar: İyi kuş diye nitelendirdiğimiz sesi güzel ve ağızlı öten iyi kuşa nazaran sakin ötüp herkes tarafından rağbet edilen en az dört dörtlük dediğimiz kuşun o üç vasfını kendinde cem eden nadir kuş sınıfındaki bir kuş çeşididir.
4. Baş kuş dediğimiz kuşlar: Bu çeşit kuşlar yaşamış olduğu dönemlerde meşhur kuş vasıflarının hepsini en iyi şekilde kendinde cem edip, menendi olmayan Cumhur kuştur. Tek bir kuşçuda olur yaşadığı müddetçe gıpta edilen kuş çeşididir.
DEMKEŞ
Dünyada tanındığı ad: Demkesh Trumpeter
Türkiye'de yetiştirildikleri yöre: Ege, Marmara
Özelliği: Ses
Orijini Orta Asya Türklerine kadar giden çok eski ırklarımızdan biridir.Demkeş ırkı güvercinler, ötücü ırklarımızdan olup, Anadolu'daki geçmişleri günümüzden 1000 yıl kadar eskiye dayanmaktadır.Dünyada bu güvercinler genel olarak İngilizce'de borazancı anlamına gelen "trumpeter" adı ile tanınmaktadırlar. Dünya üzerinde trumpeter ırklarının bir çok çeşidi bulunmaktadır.Demkeşler, dünyada bugün en çok "Bokhara Trumpeter" adı ile bilinen ırka yakındırlar.Bokhara trumpeter ırkının köken ırklarından biri olan demkeşler, bu ırka çok benzemekle birlikte arada bazı ayrım noktaları bulunmaktadır. Ülkemizde ötücü güvercin ırklarından ankut, demkeş, kumru ve Bayburt olmak üzere dört ayrı ırk yetiştirilmektedir. Ankut ve demkeş Türkmenistan kökenli, birbirine çok yakın akraba olan ırklardır. Gerçektende ankut ve demkeşler birbirine oldukça benzemektedir. Aralarında üç konuda farklılık bulunmaktadır. Bunlardan ilki, ankutlarda kızıl kahve olarak adlandırabileceğimiz rengin dışında renk çeşidi bulunmaz. Demkeşlerde ise renk çeşitliliği çok fazladır. İkinci demkeşler ankutlara oranla biraz daha iri vücutlu olurlar. Üçüncü farklılık ise ötüş şekillerindedir. Kumrular ise, Arabistan kökenli olup ülkemizde geliştirilmişlerdir. Bayburt ırkımız ise ülkemize özgü yerel ırklarımızdan biridir. Bu ırklardan ankut ve demkeşlerin ortak özellikleri "dem çekme" adı verilen ötüş şekilleridir. Dem çekme tabiri tasavvuf müziğinde ve genel olarak Türk müziğinde doğaçlama olarak yapılan sunum sırasında sazlardan birinin soliste sürekli ya da aralıklı olarak eşlik etmesi anlamına gelir. Bu daha çok solistin detone olmaması amacı ile yapılır. Bu güvercinlerin ötüş şekli dem çekmeye benzetildiği için bu adla anılmaktadırlar.Demkeş, dem çeken anlamına gelmektedir.Demkeşlerin bugün ülkemizde çok yaygın oldukları söyleyemeyiz. Yetiştiricileri eskiden olduğu gibi fazla değildir ve sayıları hızla azalmaktadır.
TARİHİ GELİŞİM
Demkeş, eski kaynakların neredeyse tümünde adı geçen bir güvercin ırkıdır. Buradan, eski dönemlerde çok yaygın olarak yetiştirildikleri sonucunu çıkartabiliriz. Anlatım şeklinden o dönemlerde oldukça değer verilen bir ırk olduğu anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi, İstanbul ile ilgili anlatılarında 1638 yıllarında burada demkeş ırkının yetiştirildiğini belirtmektedir. Bu yazılana dayanarak en az 400 yıldır ülkemizde bilinen ve yetiştirilen bir ırk olduğunu söyleyebiliriz. Belgeli olmayan geçmişlerinin ise çok daha gerilere gittiği bilinmektedir. Demkeşler Orta Asya Türkmenistan kökenlidirler ve Türklerin Orta Asya'dan batıya göçleri ile birlikte 1000 li yılların başında Anadolu'ya gelmişlerdir. Aynı göçler sırasında Rusya tarafına yönelen bazı Türk gruplar aracılığı ile, demkeşler ve ankutlar Rusya'da da tanınmaya başlanmıştır. Günümüzde Özbekistan sınırları içersinde bulunan Buhara kentinde eski dönemlerde dini yapılar içinde, burada görevli din adamları tarafından Türkmenistan kökenli ötücü ırk güvercinler yetiştirildiği ve ırka farklı özelliklerin kazandırılmaya çalışıldığı bilinmektedir. Nitekim çeşitli Rus kaynaklarında da Buhara ırkının köken olarak Orta Asya'dan gelme olduğu görüşüne yer verilmektedir. Buhara ırkının geliştirilmesi sırasında, Orta Asya kökenli ötücü ırklardan demkeşlerin mi yoksa ankutların mı ya da her ikisinin de birlikte mi kullanıldığı konusunda bir bilgiye sahip değiliz. Ancak bu çabalar sonucu bugün dünyada "Bokhara trumpeter" adı ile tanılan, ülkemizde ise kısaca "Buhara" ya da "Buhara Demkeş" adı ile bilinen ırkın ortaya çıktığını biliyoruz. Ülkemizdeki "Buhara demkeş" adlandırmasına hem pazardaki satıcılar arasında rastladım, hem de 1932 tarihli bir yayında gördüm. Bu adlandırılış şeklinden bile, Buhara ırkının, demkeşlerin geliştirilmiş bir biçimleri olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Buhara trumpeter ırkı, 1800 lü yılların ortalarından itibaren muhtemelen Rusya üzerinden Avrupa ülkelerine de ulaşmış ve buralarda da tanınmıştır. Buhara ırkı Avrupa'da 1865'de İngiltere, 1872'de Almanya ve 1883'de Fransa'da geliştirilmeye başlanmıştır. O dönemde Avrupa'da "Russian trumpeter" adı ile bilinen bu ırk sonradan "Bokhara trumpeter" adı ile anılır olmuştur. Bugün Avrupa'da bulunan bir çok trumpeter ırkı, Bokhara trumpeter ırkının geliştirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan bizim demkeşlerimizin Avrupa'daki trumpeter ırklarının, köken ırkı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Bu ırkların başında İngilizlerin "English trumpeter" ve Almanların "Double crested trumpeter" ırklarını sayabiliriz. Bugün Türkiye'de Demkeş adı ile bilinen ırk, dünyada "Bokhara trumpeter" adı ile bilinen ırka çok yakın akrabadır. Aradaki farklar bazı nüans farklarıdır. Bu farklılıkların en dikkat çekici olanı ön tepe ya da gül olarak adlandırılan kakülün demkeşlerde, tam yuvarlak biçimli olmadığı gibi gözleri ve gagayı örtecek kadar uzun olmamasıdır. Oysa Buharalarda kakül tam yuvarlak biçimli ve oldukça uzundur. Öyle ki kuşun gözleri ve gagasını göremezsiniz. Ayrıca takka adını verdiğimiz arka tepede gene Buharalarda daha gösterişlidir. Bunun yanı sıra demkeşlerin karakteristik bir vücut biçimleri ve duruş şekilleri vardır. Buharalarda vücut, demkeşlere göre daha yuvarlak bir biçim almış olup duruş şekilleri değişmiştir. Ayrıca Buharalar Demkeşlere göre biraz daha iri vücutlu olmaktadırlar.
FİZİKİ ÖZELLİKLERİ
Demkeş bir form güvercinidir. Uçuş ve oyun için değil, fiziksel güzellikleri ve ötüş şekilleri için yetiştirilirler. Bu güvercinlerin "dem çekme" adı verilen ötüş şekilleri önemlidir. İyi ve uzun dem çekenleri tercih edilirler. Dem çekme süresi 40 - 45 dakikadan az olmamalıdır. Demkeşler, uzun ve hararetli ötüşleri ile dikkat çekerler. Uçurulduklarında fazla uçmaz ve hemen konma eğiliminde olurlar. Bu güvercinlerin tümü paçalıdır ve paçalar, kamış paça tabir edilen tarzda uzun ve geriye kıvrık biçimde olur. Paçasızları olmaz. Gene Demkeşlerin tümü çift tepelidirler. Bu güvercinler takka ve perçemli olurlar. Tepesizleri bulunmaz. Ancak soyunun çeşitli güvercinlerle kırılması sonucu günümüzde tepesizlerine de rastlanmaktadır. Ancak bunlar yetiştiricilerimiz arasında fazla değerli olarak görülmezler. Bu güvercinlerde takka, enseyi tamamen kapatacak şekilde ancak Buharalarda olduğu gibi çok heybetli bir görünümde değildir. Perçem ise tam yuvarlak biçimli ya da yarım daire şeklinde olabilmektedir. Ancak uzunluğu gözleri ve gagayı kapatmayacak şekildedir. İnce ve orta boyda ve zarif bir gaga yapıları vardır. Kuşun rengine bağlı olarak gaga, tırnak ve göz renkleri değişebilmektedir. Bu güvercinler normalden daha iri vücutlu ve gramajlı olurlar. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınır. Kalın ve kısa bir boyun yapıları vardır. Göğüs öne doğru hafif bombeli, yuvarlak ve geniştir. Ayaklar normalden biraz daha kısadır. Kendine özgü bir form ve duruş biçimi vardır Yavru verimlilikleri çok iyi değildir. Özellikle çiftleşme dönemlerinde perçem eğer gözlere kadar geliyorsa, gözlerini kapatan kaküllerinin makasla kesilmesi gerekmektedir. Gene aynı şekilde çiftleşmeyi kolaylaştırmak amacı ile, uzun olan paçaların bir kısmının ve anüs etrafındaki tüylerin temizlenmesinde yarar vardır. Bakıcı kuş yardımı ile yavru verimliliği artırılabilir.
RENK ÇEŞİTLERİ
Demkeşlerde renk çeşitliliği oldukça fazladır. Beyaz, Siyah, kırmızı, mavi, sarı ve kızıl kahverengi, gibi düz renklerin yanı sıra bu renklerin beyaz ve siyah üzerinde dağılımı şeklinde karışık renklerde ( alacalı ) çeşitleri fazladır.
KUMRU
Dünyada tanındığı ad: Kumru Trumpeter
Türkiye'de yetiştirildikleri yöre: Sivas ve çevresi
Özelliği: Ses
Kumrular uçuculuktan çok görünüm ve sesleri dolayısıyla beslenirler. Sivasta iyi kumrular yeni adı Altınyayla, eski adı Tonus olan ilçemizde yetiştirilir. İyi bir kumrunun gövdesi son derece ufak olmalıdır. Sesi çok tiz olmalı ve uzun süreli ötmelidir. Bazıları öterken tardan düşerler. Ayakları ve gagası kırmızı olmalıdır. Gövde rengi ne olursa olsun gözleri iri ve simsiyah olmalıdır. Makbul olan renkleri mor, arap ve sütbeyazdır. İyi bir kumru yeni yerine çok kısa sürede alışır. Yavru verimleri çok iyidir. Yavrularına aşırı düşkündürler ve iyi bakarlar. Karakter olarak son derece sakin bir yapıya sahiptir. Erkek kumru eşine çok sadıktır, sürekli birlikte uçarlar. Kısa süreli ve sık uçuş yaparlar.
Yere konma zorluğu olmadığı için yeşil ve açık alanlarda toplu halde yayılmayı severler. Üveyiklerle çifleştirilmesinden elde edilen yavrular çok değerlidir. Bu yavrular hem çok dayanıklı olurlar hem de çok iyi öterler. Ancak bu yavrular kısırdırlar.